Gri
Tik tak tik tak tik tak... Alçı üzerine tek kat özgürlüğün rengi olan mavi ile boyanmış, kapının karşısında olan duvarın üzerinde kendi çarkını döndüren, akrebin yelkovanı kovaladığını belirtircesine çıkardığı "tik tak" sesiyle adeta "ben buradayım" diyen basit bir zaman göstergesi olan saatten gelmekteydi bu ses. Artık bu sesi bile duymamaktaydım. Ne de olsa yıllardır bana zamanın aktığını aynalar kadar acımasızca olmasa da hatırlatan bu saate alışmanın getirisiyle geri planda kalıyor, belli bir zamandan sonra duymamaya başlıyordun. İnsanların bana yaptığını ben yalnızca bir saate yapmaktaydım. Benim acı feryatlarımı kulak arkası yapıp alışan insanlarken benim bunu bir saate yapmamın etkisinden dahi bahsedilemezdi. Aklıma dolan düşüncelerle yavaş hareketler eşliğinde oturduğum yer döşeğinden kalkarak yapmakta olduğum yazma oyasını yanımda bulunan, çeyizim olarak annemden bana tek hatıra olan, bir ayağını kağıtla bükerek destekleyip dengede tutmaya çalıştığım sandığ...